• Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Danışma Kurulları
  • ODAP Kimdir?
  • Kurucu Mesajı
  • ODAP Akademi
  • Türkçe
    • Türkçe
    • English
No Result
View All Result
ODAP
Orta Doğu, Avrasya ve Asya-Pasifik Araştırmaları Merkezi
Middle East, Eurasia, and Asia-Pacific Research Center
مركز دراسات الشرق الأوسط وأوراسيا وآسيا والمحيط الهادئ
  • Anasayfa
  • Faaliyetler
    • Basın Toplantıları
      • Basında ODAP
    • Çalıştaylar
    • Çevrimiçi Panel
    • Duyurular
    • Etkinlikler
    • Konferanslar
    • Kongreler
    • Seminerler
    • Staj
    • Yaz Okulu
  • Yayınlar
    • Küresel Bülten
    • Küresel Vizyon
    • Kitaplar
    • Makaleler
    • Raporlar
    • Söyleşiler
    • Sunular
    • Yorumlar
  • Bölgeler
    • Afrika
    • Avrupa
    • Balkanlar
    • Doğu Asya ve Pasifik
    • Güney Asya
    • Kafkaslar
    • ABD
    • Latin Amerika
    • Orta Asya
    • Orta Doğu
    • Rusya
  • Konular
    • Avrupa Birliği
    • Çevre
    • Ekonomi
    • Enerji
    • Eğitim
    • Güvenlik
    • Silahlanma
    • Sosyokültür
    • Teknoloji
    • Teorik Çalışmalar
    • Terörizm
    • Türk Dış Politikası
    • Türkiye Siyaseti
    • Uluslararası Hukuk
    • Uluslararası Politika
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Faaliyetler
    • Basın Toplantıları
      • Basında ODAP
    • Çalıştaylar
    • Çevrimiçi Panel
    • Duyurular
    • Etkinlikler
    • Konferanslar
    • Kongreler
    • Seminerler
    • Staj
    • Yaz Okulu
  • Yayınlar
    • Küresel Bülten
    • Küresel Vizyon
    • Kitaplar
    • Makaleler
    • Raporlar
    • Söyleşiler
    • Sunular
    • Yorumlar
  • Bölgeler
    • Afrika
    • Avrupa
    • Balkanlar
    • Doğu Asya ve Pasifik
    • Güney Asya
    • Kafkaslar
    • ABD
    • Latin Amerika
    • Orta Asya
    • Orta Doğu
    • Rusya
  • Konular
    • Avrupa Birliği
    • Çevre
    • Ekonomi
    • Enerji
    • Eğitim
    • Güvenlik
    • Silahlanma
    • Sosyokültür
    • Teknoloji
    • Teorik Çalışmalar
    • Terörizm
    • Türk Dış Politikası
    • Türkiye Siyaseti
    • Uluslararası Hukuk
    • Uluslararası Politika
  • İletişim
No Result
View All Result
ODAP
No Result
View All Result

ODAP > Bölgeler > Orta Doğu > Orta Doğu’da Dürziler’in Doğuşu ve Suriye’deki Gelişmeler

Orta Doğu’da Dürziler’in Doğuşu ve Suriye’deki Gelişmeler

NALAN YAZGAN, Gazeteci

24 Temmuz 2025
A A
Orta Doğu’da Dürziler’in Doğuşu ve Suriye’deki Gelişmeler
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Dürziler, Ortadoğu’nun karmaşık güç dengelerinde genellikle gözden kaçan, ancak kritik bir rol oynayan bir topluluktur. Sayıca az olmalarına rağmen; İsrail, Suriye ve Lübnan üçgeninde askeri sadakatları , siyasi nüfuzları ve istihbari bağlantılarıyla stratejik denklemlerde vazgeçilmez bir unsur hâlinde oldukları söylenebilir.

Konuşma dilimize olumsuz bir sıfat olarak yerleşmiş olan “Dürzilik”, semavi dinlerin beşiği Orta doğu’da butik bir inanış olarak kalmış olsa da, dinler tarihinde dikkat çekici bir yere sahiptir.Bu bağlamda dürzilik inanışına göre göreceli olarak hermetik bir inanış ve yapıdır; gizlilik ve kapalılık esastır. Dürzi olarak doğmayan biri, sonradan Dürzi inanışına dahil edilemez.

Örneğin Dürziler için yasak olarak bilinmesi gerekenler şu şekilde sıralanabilir:
• Domuz eti yemek, sigara içmek, alkol kullanmak,
• Tefecilik yapmak, Dürzi olmayan kişilerle evlenmek,
• Çok eşlilik, mut’a nikâhı ve cariye edinmek yasaktır.

Ayıca Dürzi kadınlar din görevlisi olabilir ve yüksek dini rütbelere ulaşan kadınların sayısı azımsanmayacak kadar fazladır. Kadınlar mirastan eşit pay alır; kadın ve erkek eşit haklara sahiptir. Tek eşlilik esas alınır. Kadınların 17, erkeklerin ise 18 yaşından önce evlenmesi yasaktır. Zengin ailelerin dörtten fazla çocuğa sahip olması hoş karşılanmaz. Tavsiye edilen, iki çocuk sahibi olunması ve çocuklar arasında 4-5 yaş fark olması gerekir. Dahası İslam’ın beş şartına uymadığı iddia edilen Dürziler, Kur’an-ı Kerim’i okur ve onu kutsal kitaplarından biri olarak kabul ederler. Şeytanın reddi, iyi ve kötü karşısında Tanrı’ya boyun eğme, Dürziler arasında dayanışma ve yardımlaşma gibi prensipler tüm inananlar için geçerlidir. İslam’da Cuma günü mübarek sayılırken, Dürzi inancına göre ibadet günü Perşembe’dir.

Bu çerçeveden bakıldığında simgesel olarak Dürzi bayrağı 5 renkli bir şeritten oluşur ve 11. yüzyılda Al Hakim bi-Emrillah döneminde şu şekilde benimsenmiştir:
• Yeşil: Aklı
• Kırmızı: Ruhu
• Sarı: Söylevi
• Mavi: Örneği (emsali)
• Beyaz: Takibi (itaati) simgeler.

Dürzilerin tek bir kutsal kitabı yoktur. Arapçada “bilgelik” anlamına gelen el Hikme adlı metinler, Yeni Eflatunculuk, Hermetizm, Pisagorculuk, Hinduizm, Budizm, Hristiyanlık, Zerdüştlük ve Maniheizm gibi din ve inanışlardan etkilenmiştir.

Başta Hz. Musa’nın kayınpederi Şuayb Peygamber olmak üzere  Hz. İlyas, Hz. Yahya, Büyük İskender, Sokrat ve Platon, Dürziler için önemli figürler arasında yer alır. Bu nedenle pek aşina olmadığımız bu inanç içinde modern ve tarihsel açıdan baktığımızda neredeyse devrimsel prensipler içermektedir. Bu inanışlar günümüzde belli alanlarda birçok toplumun kendine hedef olarak belirlediği idealleri de kapsamaktadır. Bu durum Dürzilerin tarihsel mücadelesinin kökenini netleştirmektedir.

Dürziliğin Ortaya Çıkışı ve Tarihsel Gelişimi 

Dürzilik, 11. yüzyılda Mısır’da Fatımi Devleti’nin hâkim olduğu dönemde, Şiiliğin İsmailiyye kolundan ayrılarak doğmuştur. Tanrı’nın insan suretinde görünebileceğine inanan Dürziler, bu tecellinin Fatımi Halifesi al Hakim bi-Emrillah’ta gerçekleştiğine inanırlar. 1021 yılında ortadan kaybolan al Hakim’in semaya yükseldiği ve kıyamet günü döneceği kabul edilir. Al-Hakim’i Tanrı olarak kabul eden ilk kişi, Şeyh Muhammed bin İsmail Neştekin Derezi’dir. “Dürzi” kelimesi onun adından gelir. Ancak kibri ve Hamza bin Ali ile yaşadığı çekişmeler nedeniyle sapkın ilan edilmiştir.

Buhara doğumlu Derezi’nin etnik kökeni tam olarak bilinmese de Arap olmadığı ve Dürzi toplumu içinde yeterince kabul görmediği anlaşılmaktadır. Dürziler, kendilerini “el-Muvahhidûn” (Birleşenler) olarak tanımlarlar; bu tevhit, al Hakim’in Tanrı olarak birliğine ithaf edilir. Hristiyanlar Hz. İsa’nın Tanrı’nın enkarnasyonu olduğuna inanırken, Dürziler al Hakim’in Tanrı’nın tezahürü olduğunu savunurlar. Derezi’den sonra Dürzi hareketine Hamza bin Ali önderlik etmiştir. Daha sonra ise onu Ali bin Ahmed Muktena Bahauddin takip etmiştir. Bahauddin, 1042 yılında yazdığı son metinle Dürzilik inancına artık yeni hüküm eklenmeyeceğini ilan etmiş ve inzivaya çekilmiştir.

Bu tarihten sonra Dürzilik tamamen kapalı ve gizli bir inanç sistemi hâline gelmiştir. Al-Hakim ile Mısır’da başlayan bu inanç, baskılar nedeniyle Levant coğrafyasına (Suriye, Lübnan, İsrail) yayılmıştır. Osmanlı döneminde göreli bir özerklik kazansalar da zaman zaman zulümlere uğramışlardır. Örneğin, 14. yüzyılda İbn Teymiyye, “Dürzi gördüğünüz yerde öldürün” şeklinde fetva vermiştir. Suriye iç savaşında ise DAEŞ/IŞİD terör örgütü tarafından sapkın ilan edilmiş ve katliamlara uğramışlardır.

Dürzilik İnanışında Reenkarnasyon

Dürziler, ruhun yeniden bedenlenmesine yani reenkarnasyona inanırlar. Bu inancın İncil ve Kur’an’da da yer aldığı iddia ederler. Dürzi doktrinlerine göre Hz İlyas, Hz Yahya’nın reenkarnasyonudur. Günümüzde Dürziler düzenli olarak Suriye sınırları içinde bulunan Hz İlyas’ın türbesini ziyaret ederler ve kendisinin Hz Yahya olduğuna inandıklarından dolayı burayı kutsal kabul ederler. Dolayısıyla Hindu ve Budist inanışlarından farklı olarak ölen bir insanın yine insan olarak dünyaya döneceğine inanırlar; hayvan ya da bitki gibi başka canlı şeklinde döneceğine inanmazlar.

Dürzilik inanışında insan ölür ölmez reenkarnasyon anında gerçekleşir. Bunun sebebi de ruh ve beden arasındaki ilişkidir; beden olmadan ruhun var olması mümkün değildir. Hatta Dürzi bir kadının yine Dürzi kadın olarak ve bir erkeğin de yine Dürzi erkek olarak dünyaya geri geleceğine ve ruhların sürekliliğine inanırlar. Dürzi olmayan biri öldüğünde onun bedeninde Dürzi birinin reenkarne edilmesi mümkün olmadığını savunurlar. Başka bir ifadeyle evrende var olan ruhların sayısı sınırlıdır ve ruhlar çoğalamaz ya da bölünemez. Ardışık reenkarnasyonlar gerçekleştirerek sürekli doğuş döngüsü devam eder ve sonunda ruh kozmik zihin ile birleşerek nihai mutluluğa erişir. Belki de bu durumdan dolayı nüfuslarını artırma hırsları yoktur. Tavsiye edilen her çiftin iki çocuk sahibi olmasıdır. Elbette, bunun ciddi demografik sonuçları olmuş ve bu inanca sahip insanların sayısının belli bir sayıyı geçmesi pek mümkün olmamıştır.

Yine ihtimal dahilindedir ki Dürziliğin ‘butik’ bir inanış olarak kalması, tarihsel süreç boyunca hakim inançlar tarafından büyük ve varoluşsal bir tehdit olarak algılanmasını engellemiş ve süregelmesini sağlayan önemli bir etken olduğu görülmektedir.

 Dürzilik İnanışında Sınıflar

Aslında tüm dinlerde olduğu gibi, Dürzilik kendini en belirgin biçimde toplumu organize ediş şekli ve değişik sınıflar oluşturması konularında kendini göstermektedir. Dürziler arasında iki dini sınıf vardır. Biri “ukkal” yani akıllılar, diğeri ise “cühhal” yani cahiller anlamında kullanılmaktadır. Ukkal; kendilerini dine adayan azınlıktır. Çünkü bu inanışa göre ukkallar bazı dini metinlere erişim sağlayabilirler. Cühhal; “cahil” kelimesinin çoğuludur ve bilgisizler anlamına gelmektedir. Dürzilerin çoğunluğu cühhal sınıfına dahil edilerek gizli tutulan dini metin ve bilgilere ulaşmaları yasaktır.

Cühhal sınıfından bir Dürzi’nin ukkal sınıfının arasına katılabilmesi için kırk yaşından büyük olması gerekmektedir. Söz konusu kişi uzun sure boyunca sıkı bir ahlaki denetime tabii tutulur ve eğer şeyhler onaylarsa; bir yıl bekledikten sonra yemin ederek ukkal sınıfına dahil edilir. Ukkal ile Cühhal dışında “ayan” ve “amme” denilen iki sosyal sınıf daha mevcuttur. Ayan; Şeyh ailesinden geldikleri halde şeyh olmayan feodal liderlere denir. Amme de onların mensuplarına denir.

Dürziler arasında öne çıkan dört büyük aileden söz edilebilir, Bunlar; Tenuhiler, Şihabiler, Ma’niler ve Lübnan siyasetinde de adını sıklıkla duyduğumuz Canbolatlar’dır. Dürzilerin bulundukları ülkelerde nasıl kendi hak ve önceliklerini koruduklarını, Canbolat ailesinin Lübnan siyasetinde zamanın şartlarına göre yaptığı ittifaklarla net bir şekilde görülmektedir.

Dürziler bazı ülkelerde kendi “iç hukuklarını” uygulamakta serbestler. Mesela Lübnan, Suriye ve İsrail’de bulunan Dürzi mahkemeleri vardır. 1948 yılında Lübnan Dürzi Şahıs Hukuku’nu uygulayarak yargılama kararları almaktadırlar.

Günümüzde nüfusu 800 bin ile 2.5 milyon arasında olduğu tahmin edilen Dürzilerin çoğunluğu Suriye, Lübnan, İsrail ve Ürdün’de yaşamaktadır. Ancak demografik veya politik üstünlüğe sahip oldukları bir ülke veya hamileri bulunmamaktadır. Dürzilerin çoğunlukla yaşadığı Levant bölgesine  bakıldığında; genel hatlarıyla Suudi Arabistan’ın Sünnileri, İran’ın Şiileri, Vatikan’ın Katolikleri, Rusya ve Yunanistan’ın Ortodoksları, İsrail’in Yahudileri destekledikleri bir ortamda Dürzileri destekleyen, varoluş mücadelelerinin arkasında olan bir devlet mevcut değildir.

Sonuç olarak İsrail, varoluşsal mücadeleleri her daim taze olan ve tarihte bir çok kez katliamlara maruz kalarak yerinden edilen Dürziler’i kullanmaktadır. Bu nedenle İsrail Suriye’de kendisini Dürzilerin koruyucusu ilan ederek kendi planlarına ve projelerine alan açma peşinde olduğu aşikardır. İlk aşamada bu plan dahilinde Suriye’yi bölmeye yönelik bir politik nüfuz olduğu söylenebilir. İsrail’in Dürziler’in güvenliğini bahane ederek Suriye’yi parçalara ayırmak istemesi bölgedeki kaosu derinleştirmeye yol açacağı kuvvetle muhtemeldir.

Previous Post

ODAP Küresel Bülten – Sayı 160

Next Post

ODAP Küresel Bülten – Sayı 161

Benzer Yazılarımız

5. ODAP Akademi Güvenlik Okulu Başvurusu Başladı
Eğitim

5. ODAP Akademi Güvenlik Okulu Başvurusu Başladı

19 Ekim 2025
ODAP Merkezi Akademi IV. Güvenlik Okulu Başlıyor
Eğitim

ODAP Merkezi Akademi IV. Güvenlik Okulu Başlıyor

1 Mart 2025
ODAP Merkezi Akademi lll. Güvenlik Okulu Başlıyor
Eğitim

ODAP Merkezi Akademi lll. Güvenlik Okulu Başlıyor

27 Eylül 2024
Türkiye-Irak “Kalkınma Yolu Projesi’’: Yeni İpek Yolu olur mu?
Orta Doğu

Türkiye-Irak “Kalkınma Yolu Projesi’’: Yeni İpek Yolu olur mu?

19 Eylül 2023
İsrail gazı Avrupa’ya nasıl taşınacak?
Avrupa

İsrail gazı Avrupa’ya nasıl taşınacak?

24 Temmuz 2023
NATO Kolektif Güvenlik Perspektifinden Türkiye ve Finlandiya-İsveç
Türkiye

NATO Kolektif Güvenlik Perspektifinden Türkiye ve Finlandiya-İsveç

10 Nisan 2023

Hakkımızda

ODAP; tarafsızlık ve şeffaflık ilkeleri çerçevesinde hareket ederek siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel alanlarda çalışmalar yürüten bir düşünce kuruluşudur.

Populer Yazılar

ODAP Küresel Bülten – Sayı 14

ODAP Küresel Bülten – Sayı 112

18 Ağustos 2024
Orta Asya jeopolitiği ve Kazakistan

Orta Asya jeopolitiği ve Kazakistan

18 Aralık 2022
Bahar Dönemi Staj Duyurusu

Bahar Dönemi Staj Duyurusu

30 Nisan 2025
Küresel Vizyon

Küresel Vizyon

19 Ağustos 2023
ODAP Küresel Bülten – Sayı 14

ODAP Küresel Bülten – Sayı 126

25 Kasım 2024
Bahar Dönemi Staj Duyurusu

Bahar Dönemi Staj Duyurusu

19 Ocak 2024
ODAP Küresel Bülten – Sayı 14

ODAP Küresel Bülten – Sayı 101

2 Haziran 2024
ODAP Küresel Bülten – Sayı 14

ODAP Küresel Bülten – Sayı 69

24 Ekim 2023
ODAP Webinar serimiz başlıyor!

ODAP Haziran Webinar Serisi Başlıyor!

18 Haziran 2022
ODAP Küresel Bülten – Sayı 14

ODAP Küresel Bülten – Sayı 60

14 Ağustos 2023
Twitter Youtube Instagram LinkedIn
ODAP

Ortadoğu, Avrasya ve Asya-Pasifik Araştırmaları Merkezi
Middle East, Eurasia, and Asia-Pacific Research Center
مركز دراسات الشرق الأوسط وأوراسيا وآسيا والمحيط الهادئ

Bizi Takip Edin

Kategoriler

  • ABD
  • Orta Asya
  • Kafkaslar
  • Afrika
  • Küresel Bülten
  • Küresel Vizyon
  • Makaleler
  • Mülakat
  • Orta Doğu
  • Irak
  • Raporlar
  • Rusya
  • Seminerler
  • Söyleşiler
  • Staj
  • Türkiye
  • Yaz Okulu
  • İran
  • Yorumlar
  • Basında ODAP
  • Avrasya
  • Faaliyetler
  • Etkinlikler
  • Avrupa
  • Avrupa Birliği
  • Duyurular
  • Doğu Asya ve Pasifik
  • Çin
  • Çevrimiçi Panel
  • Çalıştaylar
  • Konular
  • Bölgeler
  • Eğitim
  • Yayınlar
  • Webinar
  • Enerji
  • Güvenlik
  • İklim Değişikliği
  • Silahlanma
  • Türk Dış Politikası
  • Teknoloji
  • Türkiye Siyaseti
  • Uluslararası Politika
  • Gazze

Son Yazılar

5. ODAP Akademi Güvenlik Okulu Başvurusu Başladı

5. ODAP Akademi Güvenlik Okulu Başvurusu Başladı

19 Ekim 2025
ODAP Küresel Bülten – Sayı 150

ODAP Küresel Bülten – Sayı 173

19 Ekim 2025
ODAP Bahar Stajyerlerine Sertifika Verildi

ODAP Bahar Stajyerlerine Sertifika Verildi

17 Ekim 2025
ODAP Küresel Bülten – Sayı 150

ODAP Küresel Bülten – Sayı 172

12 Ekim 2025

© 2025 ODAP - Tüm hakları saklıdır.

  • Anasayfa
  • Kurumsal
    • Hakkımızda
    • Danışma Kurulları
    • Kadromuz
    • ODAP Kimdir?
    • Kurucu Mesajı
    • Odap Akademi
  • Faaliyetler
    • Basın Toplantıları
    • Çalıştaylar
    • Duyurular
    • Etkinlikler
    • Konferanslar
    • Kongreler
    • Seminerler
    • Staj
    • Yaz Okulu
  • Yayınlar
    • Kitaplar
    • Makaleler
    • Raporlar
    • Söyleşiler
    • Sunular
    • Yorumlar
  • Bölgeler
    • Afrika
    • Avrupa
    • Balkanlar
    • Doğu Asya ve Pasifik
    • Güney Asya
    • Kafkaslar
    • ABD
    • Latin Amerika
    • Orta Asya
    • Orta Doğu
    • Rusya
    • Türkiye
  • Konular
    • Avrupa Birliği
    • Çevre
    • Diplomasi
    • Eğitim
    • Ekonomi
    • Enerji
    • Güvenlik
    • Silahlanma
    • Sosyokültür
    • Teknoloji
    • Teorik Çalışmalar
    • Terörizm
    • Türk Dış Politikası
    • Türkiye Siyaseti
    • Uluslararası Hukuk
    • Uluslararası Politika
  • İletişim
  • Türkçe
  • English

© 2025 ODAP - Tüm hakları saklıdır.

Bu web sitesi çerezleri kullanır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek, çerezlerin kullanılmasına izin vermiş olursunuz. Gizlilik ve Çerez Politikası.