2020’deki İkinci Karabağ Savaşı’ndan itibaren sık sık bir araya gelen Azerbaycan ve Ermenistan, Mayıs ayının başından bugüne biri Vaşington’da diğeri Brüksel’de olmak üzere iki önemli toplantıya katılmıştır. Takvimde ise yapılması planlanan bir dizi toplantı mevcuttur. Bölgeye ilişkin en önemli gelişmelerden biri ise Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanıyacaklarına dair yaptığı açıklama ve şartları olmuştur.
Hatırlanacağı gibi, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan ve Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile Vaşington’da bir araya gelmişti.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 22 Mayıs 2023 tarihinde ise bir basın toplantısı düzenlemiştir. Paşinyan, basın toplantısında Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir barış anlaşması imzalanabileceğini açıklamıştır. Ayrıca Azerbaycan’ın Karabağ’ı da içine alan toprak bütünlüğünü tanımaya hazır olduğunu belirtmiş, söz konusu tanımanın ise bazı önkoşullara bağlı olduğundan bahsetmiştir. Paşinyan’ın açıklaması, kalıcı bir barış anlaşmasını görüşmek üzere Avrupa Birliği’nin (AB) daveti üzerine Brüksel’de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir araya gelmesinden bir hafta sonra gelmiştir.
Paşinyan, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, barış anlaşmasının taslak metninde Vaşington’da üzerine anlaşılan konuların yansıtılması gerektiğini söylemiştir. Ayrıca ulaştırma yollarının tekrar açılması konusunda Azerbaycan’la ortak bir anlayışa gelinmesi durumunun barış anlaşmasına faydası olabileceğini belirtmiştir. Sınırların belirlenmesi konusunda ise 1975 yılı haritalarının temel alınmasını istediğini dile getirmiştir.
Paşinyan, daha önce Azerbaycan’ın Ermenistan’ın 29800 km2lik, Ermenistan’ın da Azerbaycan’ın 86600 km2lik toprak bütünlüğünü tanımasının barış ve istikrar zemininde nihai bir noktaya varılmasına yardımcı olabileceğini vurgulamıştı. Bu durum ise, Sovyetler Birliği dönemindeki sınırların kabulü anlamına gelmektedir. Bir diğer deyişle, bu gelişme Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olarak kabul edildiği anlamı taşımaktadır.
Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Ermenistan topraklarının 29800 km2 olduğunu, ancak bu toprağın bir kısmının işgâl altında olduğunu söylemişti. Bu ifadenin ne anlama geldiği de açıklık kazanmış bulunmaktadır. Ermenistan’ın iddiasına göre, Azerbaycan, 1991 sınır mutabakatından sonra, yaklaşık 75 km2’yi Ermenistan’ın iddia ettiğine göre kendi topraklarına katmıştır. 2022’den itibaren de sınırdaki çatışmalarda 150 km2lik bir bölgeyi Azerbaycan kendi topraklarına eklemiştir. Yani Paşinyan’ın iddia ettiğine göre, toplamda 225 km2lik bir alandan bahsedilmektedir. Dolayısıyla, Brüksel Mutabakatında bu pürüzün de kâğıt üzerinde ortadan kalktığı anlaşılmaktadır. Azerbaycan, Ermenistan’ın işgâl altında olduğunu iddia ettiği 225 km2lik alandan da çekileceğini ifade etmiştir.
Sınırlar ve Önkoşullar Arasında Sürüklenen Diplomatik Mücadele
Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Paruyr Hovhannisyan ise Paşinyan’ın 22 Mayıs’ta yaptığı açıklamadan önce, kendisine sorulan, “Sovyetler Birliği dönemi sınırlarını kabul ederek Karabağ’ın Azerbaycan olduğunu kabul etmiş olmuyor musunuz?” sorusuna, açık bir şekilde Karabağ’ın Azerbaycan’a ait olduğunu ifade edemese de en başından beri Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanımak anlamına gelen, Sovyetler Birliği’nin dağıldığı anda var olan sınırların kastedildiğini söylemişti.
Brüksel toplantısından sonra ise takvimin belirginleşmeye başladığı görülmektedir. Buna göre, daha önce birincisi Prag’da düzenlenen ve Paşinyan, Aliyev ve Erdoğan’ın katıldığı, 1 Haziran’da Kişinev’de yapılacak olan Avrupa Siyasi Topluluğu toplantısında beşli bir toplantı yapılması öngörülmüştür. Beşli toplantıya, geçen sene gerçekleştirilen ikili ve üçlü görüşmelerden farklı olarak Fransa ve Almanya’nın da dahil olması beklenmektedir. Azerbaycan toplantının beşli olup olmayacağına dair son kararını gecikerek vermiştir. Bu gecikmenin sebebi Macron’un ve Scholz’un beyanlarıdır. Bu beyanlarda, Karabağ’daki Ermenilerin “self-determinasyon” haklarının olduğunu açık bir şekilde ifade etmişlerdi. Bu açıklama, Ermenistan tarafının bile öne çıkarmadığı bir ifadedir. Ermenistan’ın bile artık kullanmaktan vazgeçtiği bir kavramı, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ısrarla gündeme getirmektedir. Bu tutum Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış sürecini baltalayabilecek bir yaklaşım olarak görülmektedir.
AB Konseyi Başkanı Charles Michel ise takvime göre Temmuz’da Brüksel’de yeniden bir üçlü toplantı yapılmasının kararlaştırıldığını ifade etmiştir. Ekim 2023’te İspanya, Granada’da Avrupa Siyasi Topluluğu’nun üçüncü toplantısı yapılacaktır. Görüldüğü gibi AB’nin Azerbaycan – Ermenistan barış sürecine özel bir ilgisi ve dahli olduğunu söylemek yerinde olacaktır.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve AB girişimleri ile düzenlenen toplantılar devam ederken, Rusya bu toplantıları “Rusya’nın Ermenistan’dan uzaklaştırılması çabası” olarak görmektedir. Rusya’yı, Paşinyan’ın yalnız Batı ile yakınlaşması değil, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü kabul ettiğine yönelik yaptığı açıklama da rahatsız etmiştir. Çünkü bu açıklama, Karabağ’da artık Rus Barış gücüne de ihtiyaç kalmadığı anlamına gelmektedir. Paşinyan ayrıca, Ermenistan’ın güvenliğine katkısı olmadığı gerekçesiyle Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden (İng. Collective Security Treaty Organization – CSTO) çıkabileceğine dair de sinyal vermiştir. Karabağ’ın kaderinin bu şekilde sonuçlanması, ne 2020 ateşkes antlaşmasına ne de Rusya’nın bölgede askeri olarak bulunma isteklerine uygun gözükmektedir.
Paşinyan, Karabağ’ın Azerbaycan topraklarına dahil olduğunu kabul ederek, sadece atması gereken adımı atmış, “toprak bütünlüğü” ilkesinin gereğini yerine getirmiş olacaktır. Ancak, zaten yapması gerekli olan bir yükümlülüğü yerine getirirken dahi bir takım ön şartlar ileri sürmektedir. Halbuki, bilhassa Türkiye ile olan ilişkilerinde Ermenistan’ın en tanınmış yöntemi, “görüşmeye açığız ama hiçbir şekilde önkoşul kabul etmeyiz,” söylemidir. Uygun gördüğü zaman önkoşul ileri süren, uygun görmediği zaman ise önkoşulları dile getirmeyen Paşinyan’ın tutumu en hafif tabiriyle çifte standart olarak değerlendirilebilmektedir.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Karabağ’a ilişkin yukarıda bahsedilen ifadelerinden sonra, 25 Mayıs 2023’te (Perşembe) Paşinyan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Moskova’da bir araya gelmiştir. Moskova’daki Avrasya Ekonomik Zirvesinde, Laçin koridoru konusunu gündeme getiren Paşinyan, Azerbaycan’ı koridoru kapatmakla ilgili olarak itham etmiş, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ise mevcut platformun asılsız suçlamalar için uygun bir yer olmadığını söylemiştir. Bu gerginliğin birkaç dakika öncesinde taraflar, karşılıklı toprak bütünlüğü tanımaların Azerbaycan ve Ermenistan için önemli adımlar olduğunu vurgulanmıştı.
Sonuç itibariyle, Azerbaycan ve Ermenistan’ın karşılıklı toprak bütünlüklerini tanıyacaklarını açıklamalarına rağmen, Karabağ’daki sözde yönetim sonuna kadar savaşabileceklerini, Ermenistan’ın Karabağ’ın geleceği hakkında söz söyleme hakkı olmadığını, Paşinyan’ın sözlerinin Karabağ’da kabul edilmediğini ve Karabağ sorunun henüz bitmediğini söylemiştir. Öte yandan, Ermenistan’da muhalefet, Katolikos da katı bir şekilde Paşinyan’a ve ifadelerine karşı olduklarını söylemiş, ihanetle suçlamışlardır. Bu açıklamalar sorunun henüz uzun bir süre devam edeceğini göstermektedir.