Türkiye’de bölgesel ve küresel gelişmeler doğrultusunda ortaya çıkan terörle mücadele stratejilerinin değişmesi gerekmektedir. Artık terörle mücadelenin yalnızca ülke topraklarında verilmesinin yetersiz olduğunu vurgulamak mümkündür. Bu nedenle terörle mücadele konseptinde sınır ötesi askeri anlamda karadan ve havadan operasyonların icra edilmesi bir ihtiyaçtan ziyade bir zarurettir. Türkiye için özellikle 21 Ekim 2007 tarihinde PKK terör örgütünün düzenlediği Dağlıca saldırısından sonra sınır ötesi askeri harekatların gerekliliği arttığı söylenebilir. Bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) yıllardır başta PKK olmak üzere mücadele ettiği terör örgütleriyle önemli stratejik hamlelere ve değişimlere gittiği ifade edilebilir. Pençe Harekâtlarının Irak’ın kuzeyine sadece terör örgütü PKK ile sınır ötesi ve sıradan bir askeri mücadele olarak görülmemelidir. Dolayısıyla hem Irak cenahını hem de Türkiye’nin terörle mücadele stratejilerini dikkatlice okunmalı ve analiz edilmelidir.
Pençe Harekatlarının Stratejik Hedefleri
27 Mayıs 2019 Pençe-1 harekâtını başlatarak Irak’ın kuzeyindeki Hakurk bölgesindeki terör örgütünce kullanılan mağara ve sığınakların imha edilmesi sağlandı. Bu operasyonda Teröristlerin etkisiz hale getirilmesi amaçlanmış ve başarı ile tamamlanmıştır. TSK, 13 Temmuz 2019’da Pençe-2 Operasyonu, 23 Ağustos’ta ise Pençe-3 Operasyonunu sınır güvenliğini sağlamak amacıyla Sinat-Haftanin bölgesine yönelik operasyonu oldukça kapsamlı bir şekilde icra etmiştir. Ardından ise 15-17 Haziran 2020 tarihinde Pençe-Kartal-Pençe Kaplan operasyonları ile teröristlerin bulunduğu bölgelerde barınak, sığınak ve mağaralardan oluşan 81 hedef imha edilmiştir. Bu operasyonlar da başarı ile tamamlanmıştır. 10 Şubat 2021 tarihinde Pençe Kartal-2 kapsamında PKK’nın Irak’ın kuzeyinde Duhok’un kuzeydoğusunda bulunan ve Gara dağına önemli bir operasyon düzenlemiştir. Operasyonun icra edildiği Gara Dağı 2151 metrelik yüksekliğe sahiptir. Arazi şartlarına rağmen TSK’nin bu operasyonu 4 gün sürmüş ve operasyon başarıyla sonuçlanmıştır. Gara Harekatı’ndan sonra ise TSK’nin Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım Operasyonları Metina ve Avaşin-Basyan bölgelerinde devam etmekte. Terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlar artarak ve başarı oranı yükselerek sürekli halde düzenlemektedir. Milli Savunma Bakanlığı’nın Pençe-Kilit harekatının dışındaki verilerine göre; Pençe Operasyonlar serisinde 831 terör örgütü mensubu etkisiz hale getirildi, 1281 adet çeşitli silah ele geçirildi, teröristlerin kullandığı 1407 mağara ve 1812 adet EYP imha edildiği açıklandı.
Bütün gelişmeler ışığında Türkiye Pençe harekatları bağlamında 17 Nisan 2022 tarihinde Pençe-Kilit operasyonunu Metina, Zap ve Avaşin-Basyan bölgelerinde başlatmıştır. Pençe-Kilit operasyonunun diğer sınır ötesi harekatlarından farkı Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde 30 kilometre derinlikte bulunması ve Bağdat-Erbil yönetimlerine bilgi verilerek düzenlenmiş olmasıdır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 Nisan’da İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı Mesrur Barzani ve beraberindeki heyetle görüşmesinden sonra Pençe-Kilit operasyonunun başlaması dikkat çekmektedir.
Bu bağlamda Türkiye’nin Pençe harekatları kapsamında dört temel hedefi bulunmaktadır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir;
1.Terör örgütü PKK’nın ülke içinde ve dışında gücünü ve motivasyonunu kırmak,
2.Terör örgütünün yurtiçindeki terör eylemlerini tamamen bitirmek veya minimize ederek saldırı kabiliyetini zayıflatmak,
3.Düzenlenen sınır ötesi operasyonlarla Kuzey Irak sahasında bulunan Kandil ile Türkiye sınırı arasında tempon bölge oluşturmak,
4.Nihai hedef olarak ise PKK terör örgütünün merkezi üssü haline gelen Kandil’i teröristlerden tamamen temizlemek.
Yukarıda belirtilen hedeflerin yanı sıra PKK terör örgütüyle mücadelede yalnızca askeri operasyonlarla mücadele etmenin yetmediğini söylemekte fayda vardır. Çünkü PKK’nın Irak’ın kuzeyinde askeri olarak yuvalanmasının yanında ciddi şehir yapılanmaları da mevcuttur. Örgütün, Irak’ın kuzeyindeki hemen hemen her kentte gizli veya açık bir şekilde şehir teşkilatlanmalarının etkin olduğu görülmektedir. Bu nedenle Türkiye’nin terörle mücadele kapsamında gerek Bağdat hükümeti gerekse Erbil’de bulunan Kürt yönetimiyle koordineli olarak bölgedeki terör örgütünün siyasi yapılanmalarına karşı operasyonlar düzenlenmesi elzemdir.
Kandil mi, Sincar mı?
Türkiye’nin PKK terör örgütüne yönelik Irak’ın kuzeyinde düzenlediği tüm sınır ötesi harekatların nihai hedefinin Kandil olduğu aşikardır. Ancak Irak tarafı için Sincar’ın terör örgütü yapılanmasından temizlenmesi önem arz etmektedir. Çünkü DAEŞ/IŞİD ile mücadele eden Irak güvenlik güçleri, 9 Aralık 2017 tarihinde ülke topraklarını terör örgütünden temizlendiğini duyurmuştu. Başka bir ifadeyle DAEŞ’ten tüm topraklarını kurtaran Irak güvenlik güçleri yalnızca Sincar’ı PKK terör örgütünden ve uzantılarından geri alamadı. Dahası 9 Ekim 2020’de Bağdat-Erbil arasında imzalanan Sincar anlaşması PKK terör örgütü tarafından ihlal edilmiştir. Söz konusu anlaşmanın üç önemli ayağı vardır. Bunlardan ilki; yönetim olarak bağımsız, profesyonel, dürüst; anayasa ve yargı sistemlerine göre hareket edecek bir kaymakamın seçilmesi öngörülüyor. İkincisi; Güvenlik bağlamında federal polis, Ulusal Güvenlik ve İstihbarat birimleri dışında hiçbir silahlı oluşum bölgedeki güvenlikten sorumlu olamayacak. Sincar’da bulunan silahlı gruplar kentte bulunmayacak. Sincar’da İç Güvenlik Kuvvetleri için 2500 kişi işe alınacak, bölgedeki güvenlik güçlendirilecek. Bu birime Sincar’dan kaçan ve kamplarda kalanlardan da adil bir şekilde alım yapılacak.
PKK terör örgütünün Sincar ve çevresindeki varlığına son verilecek. Üçüncüsü ise, Sincar’ın yeniden yapılanması, Bağdat ve Erbil arasında ortak komisyonun oluşturulması ve Ninova vilayet yönetimi ile iş birliği içerisinde bölgenin yeniden inşası için çalışılacaktır.
Dolayısıyla DAEŞ’in PKK terör örgütünün Kandil’den sonra Sincar’ı işgal etmesine ve Irak topraklarında yeni/daha geniş bir alana yayılmasına yol açtığını söylemek mümkündür. PKK’nın Bağdat-Erbil arasındaki anlaşmaya rağmen Sincar’dan çıkmamasının arkasındaki temel sebepleri vurgulamakta yarar vardır. Bunlardan birincisi, Sincar’ın, Irak’ın Suriye ile olan sınırına 40 kilometre mesafede bulunmasından ötürü orta-uzak vadede Kuzey Irak ile Suriye’nin kuzeyinde KCK/YPG/PKK’nın kurduğu kantonlar arasında stratejik bir bölge konumunda olmasıdır. İkinci sebep, Sincar’ın coğrafi ve stratejik olarak Musul vilayetiyle Suriye’nin kuzeyindeki Haseke kentine yaklaşık 60 kilometre uzaklıkta olmasının önemidir. Diğeri ise, Sincar Dağı’nın 1460 rakımlık bir yükseklikte olması PKK için Kandil’den sonra ikincil stratejik konumdur. Öte yandan PKK’nın Suriye ile Irak sınırı arasında koridor açmak için ciddi girişimlerde bulunduğu görülmektedir. Bu açıdan PKK, Sincar’da doğan boşluktan ötürü Ezidi kartını elinde tutmak amacıyla kendisine yakın birçok silahlı güç oluşturduğu dikkat çekmektedir. Bunlardan birkaçı; Sincar Direniş Birlikleri, Şengal Savunma Birlikleri, Ezidhan Asayiş Savunma Gücü ve Sincar/Şengal Kadınları Koruma Birliği olduğunu belirtmek gerekir.
Sonuç itibarıyla yaşanan gelişmeler ve operasyonlar değerlendirildiğinde; Bağdat ve Erbil yönetimleri için PKK terör örgütünün Sincar’dan çıkarılması, Türkiye bakımından ise PKK’nın Irak topraklarından tamamen temizlenmesi ve 360 kilometrelik sınır olan Irak’tan herhangi bir güvenlik tehdidinin gelmemesini hedeflenmektedir. Bu nedenle Pençe-Kilit operasyonları Bağdat’ın da PKK terör örgütünün Irak topraklarındaki varlığıyla mücadele etmesini sağlayabilir. Aslında Türkiye’nin Irak sahasındaki PKK’ya yönelik sınır ötesi operasyonlarına genelde Irak hükümeti ve özelde de Erbil yönetimi zımni de olsa destek verdikleri ifade edilebilir. Çünkü PKK’nın Irak’taki varlığı yalnızca Türkiye’yi tehdit etmediğini ve Irak’ın toprak bütünlüğü ve güvenliği için de büyük bir tehlike oluşturduğunun bilinci yaygınlaştığı görülmektedir. Bütün bu gelişmeler dikkate alındığında Türkiye için Irak’ta ortaya çıkan atmosferde kararlıkla devam edebileceği büyük bir fırsatında oluşmuş olmasıdır. Pençe harekatlarının sürdürülmesiyle birlikte Irak tarafının da Sincar bölgesinde PKK terör örgütünün temizlenmesi için operasyonlar yapabilir. Ancak şu hususa dikkat çekmek gerekir; PKK’nın Sincar’da elini güçlendiren en önemli neden kentteki yerel halkı kullanmasıdır. Bu durum Irak güvenlik güçlerinin önündeki en büyük engeli oluşturmaktadır.